SÖNEN BİR YILDIZIN ARDINDAN…
Es geçilen yaşamlar, es geçilen kişilikler ve es geçilen yıldızlar. Hayat öylesine hızlı akıp geçiyor ki; hızına yetişmek ne mümkün. Akıp giden yaşam içerisinde kimi yakınımızda, kimi uzağımızda, kimi de sessiz ve derinden kayıveriyor, tıpkı bir yıldız gibi. Eğer bir değer biçilmişse, kısada olsa bir gazete köşesinde üç satırla haberini okuyoruz. Oysaki yıllar boyu ekranlarda hayranlıkla izlediğimiz bu sima, o üç satırla ne kadar anlatılabilir ki? Neden üç satırla geçiştirildi diyoruz ardından. Sansasyonlu bir hayatı olmadığı için mi? Sık sık sevgili değiştirip, gündeme gelmediği için mi? Medyaya malzeme olmadığı için mi? Sanırım bunların hepsini sayabiliriz. Zira nedense magazincilerimiz, hep bir açığın peşinde koşarlar yıllar yılı. Bulana ödül bile verilir. Ne ala memleket.
Neyse, biz asıl konumuza dönelim. Aramızdan sessizce kayıp, ayrılan yıldızımız Hülya Tuğlu. Birkaç gün önce kaybetti hayatını. Hep yardımcı rollerle çıktı karşımıza. Kırk bir yılını verdi Yeşilçam’a. 1969 yılında “Üç namus bekçisi” filmiyle adım atmıştı Yeşilçam’a. Unutulmayan sinema filmlerinden “Selvi boylum, al yazmalım” da, Dilek rolüyle hafızalarımıza kazınmıştı.
Belki Yeşilçam’ın aranılan yıldızlarından biri değildi. Ama sarı saçları ve mavi gözleriyle, bir dönemin en çok iş yapan, en gözde yardımcı oyuncusuydu. Neyi eksikti başrol oyuncularından? Bunu da siz sorgulayın derim.
Birçok TV dizisinde de rol aldı Hülya Tuğlu. Bunlardan bazıları şunlar.
2004’de Melekler Adası, 2006’da Kaybolan Yıllar, 2007’de Vazgeç Gönlüm.
Sessiz, sedasız geldi, içimizden biri gibi yaşadı, yine sessiz, sedasız çekip, gitti. Feriköy’de ebedi istirahatgahında şimdi. Türkiye onu çok sevmişti. Nur içinde yat sevgili Hülya Tuğlu.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda, böylesi sessizce aramızdan ayrılan nice tanıdık simayı görebiliriz. Çoğu kazandığı paraları fütursuzca harcamış, zor günleri düşünmeden yaşamıştır. Sonları da hazin olmuştur. Gençlik gelip, geçici. Önemli olan elimiz para tutarken, iş yapabiliyorken, bir şeyler edinebilmek. Bir hoş seda bırakabilmek ardımızdan.
Allah herkese, her şeyin hayırlısını versin, tabi ölümünde.
Doğarsın, büyürsün.
Parlayan bir yıldız olursun gökyüzünde.
Hayat acımasız izler bırakır yüzünde.
Sönen bir yıldız olursun ani,
Dünya yalandır hep, insanoğluysa fani.
Aslolan insandır. Karınca, kararınca, yaşayabildiğince.
Ayfer Gönay Erşahin |